Afganistan'ın tarihine kara bir leke olarak geçecek bu felaket, ülkenin doğu kesiminde meydana gelen büyük bir depremin ardından yaşandı. Ülkenin çeşitli bölgelerinde etkisini gösteren deprem, gece saatlerinde, birçok insanın uykuda olduğu sırada gerçekleşti. Depremin büyüklüğü ve ani gelişimi, halkın hazırlıksız yakalanmasına neden oldu. İlk belirlemelere göre 2 binin üzerinde insan yaşamını yitirirken, binlerce insan da yaralandı. Bu felaketin etkileri ise yalnızca ölü sayısıyla sınırlı kalmayacak; birçok köy ve kasaba ciddi şekilde tahrip oldu, altyapılar çöktü ve insanlar evsiz kaldı.
Afganistan'ın doğusunda, özellikle Paktika ve Khost illerinde yoğun şekilde hissedilen deprem, 6.1 büyüklüğünde kaydedildi. Çok sayıda bina, deprem nedeniyle yıkıldı veya ağır hasar aldı. Birçok aile, gece yarısı sarsıntıyla uyanarak kendilerini dışarı atma çabası içerisindeydi. Altyapı eksiklikleri ve yapıların dayanıklılığı göz önüne alındığında, bu felaketin çok daha fazla can kaybına yol açabileceği düşünülüyor. Yıkımın boyutları, Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan ülkelerdeki geçmiş felaketleri hatırlatıyor. Uzmanlar, Afganistan'daki yapıların çoğunun deprem yönetmeliklerine uygun olmaması nedeniyle bu kadar büyük bir kayıp yaşandığını belirtiyor.
Yerel yönetimler ve çeşitli uluslararası yardım kuruluşları, depremden hemen sonra arama-kurtarma çalışmaları başlattı. Ekipler, yıkılan binaların altında kalan insanları kurtarmak için seferber oldu. Ancak bölgenin ulaşım zorluğu ve altyapı eksiklikleri, yardım çalışmalarının etkinliğini büyük ölçüde sınırlıyor. Birçok köy, yıkılan yollar ve iletişim hatları nedeniyle yardım ulaştırmakta ciddi sıkıntılar yaşıyor. Başta BM ve Kızılay olmak üzere birçok insani yardım örgütü, depremzedelere ulaşmak için yardım malzemelerini seferber etti. Yiyecek, su, ilaç ve barınma ihtiyaçlarının acil olarak karşılanması hedefleniyor. Ancak bu süreçte sağlık hizmetleri de büyük bir sıkıntı içerisindedir. Yaralı sayısının yüksekliği, hastanelerdeki kapasiteyi aşıyor.
Bölgedeki insan kaynağının büyük bir kısmının yaşadığı travmalar, psikolojik destek ve rehabilitasyon çalışmalarının da hayati önem taşıyacağını gösteriyor. Deprem sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik rahatsızlıklar, hem acil durum yönetimi hem de uzun vadeli iyileşme süreci için kritik bir faktör olacak.
Afganistan halkı, bir kez daha hatırladı ki, doğal felaketler karşısında hazırlıklı olmak gerekiyor. Daha öncelikli bir durum olan güven, hükümetin ve ilgili kurumların, gelecek doğal afetler için daha sağlam bir altyapı oluşturması gerektiğini gözler önüne serdi. Uluslararası toplum, Afganistan'ın ihtiyaçlarına daha duyarlı ve etkili bir şekilde yanıt vermeli, uzun dönemli barınma ve yeniden yapılandırma projelerinde Afganistan’a destek olmalıdır.
Bu trajik olay, sadece Afganistan'ın değil, tüm dünyanın deprem ve doğal felaketlere karşı daha dikkatli ve hazırlıklı olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Dualarımız ve yardımlarımız, bu zor günleri geçirmeye çalışan Afganistan halkı için olacaktır.