Mülk sahipleri ve iş yeri sahipleri için güvenlik, her zaman öncelikli bir mesele olmuştur. Ancak, günümüzde güvenlik açıkları ve suç oranlarının artması, özellikle dezavantajlı grupları daha fazla tehdit ediyor. Son günlerde, kısmı görme kaybı yaşayan bir adamın yaşadığı çalınma olayı, bu konu hakkında dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor. Bu olay, hem güvenlik önlemlerinin yeterliliğini sorgularken hem de toplumda farkındalığın artırılması gerektiğinin altını çiziyor.
Olay, bir sabah saatlerinde, İstanbul’un kalabalık bir semtinde meydana geldi. Kısmı görme kaybı yaşayan Dursun Bey, her gün alışveriş yaptığı bölgedeki markete gitmek üzere evinden çıkmıştı. Yavaş adımlarla yürüyen Dursun Bey, bir dükkanın önünde beklerken yaşanan anlık bir olay, hayatını altüst etti. Birden arkasından gelen bir kişi, Dursun Bey'in elindeki telefonunu alarak hızla uzaklaştı. Dursun Bey, olduğu yerde şok içinde kalmıştı. Onun yaşadığı bu durum, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal bir yaralanma da oluşturdu.
Görme kaybı nedeniyle çevresindeki nesnelere ve insanlara karşı duyduğu belirsizlik, bu tür olayları daha da korkutucu hale getiriyor. Daha önce böyle bir durum yaşamamış olan Dursun Bey, aniden yalnız hissettiğini, çevresindekilerin dikkat etmediğini ve güvenliği hiçe sayan bu tür davranışların önüne geçilemeyeceği ihtimalini sorguladı. Bu durum, kısmı görme kaybı olan bireylerin toplum içinde nasıl daha savunmasız olabileceklerini gözler önüne seriyor.
Bu olayın ardından, Dursun Bey'in yaşadığı güvenlik açığı ve toplumdaki tehlikeler hakkında gündem yaratan tartışmalar başladı. Uzmanlar, özellikle görme engelli bireylerin güvenliğine yönelik alınması gereken önlemler üzerinde durdular. Kısmı görme kaybı gibi engelleri olan bireylerin, kamusal alanlarda daha fazla korunmaya ihtiyaç duydukları açıktır. Güvenlik kameralarının, acil çağrı butonlarının ve daha fazla güvenlik görevlisinin bulundurulması, bu tür olayların önüne geçebilir.
Toplumsal empati geliştirmek ve engelli bireylere saygı göstermenin önemini vurgulayan sosyal projelere de ihtiyaç olduğunu belirten uzmanlar, güvenlik açığının sadece engelli bireyler için değil, tüm toplum için tehdit oluşturduğunu vurguluyor. Bu tür olayların önüne geçilebilmesi için bireylerin birbirlerine karşı daha dikkatli olması, sosyal farkındalık projelerinin desteklenmesi gerekmektedir. Üstelik, engelli bireylere yönelik eğitimlerin arttırılması, hem toplumda daha fazla saygı uyandıracak hem de güvenli bir ortam sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Dursun Bey'in başına gelen bu talihsiz olay, her ne kadar tekil bir durum gibi görünse de, engelli bireylerin günlük hayatlarında karşılaştığı zorlukların ve güvenlik açıklarının toplumsal bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Kamusal alanlarda dezavantajlı grupların güvenliğini artırmak ve onlara daha fazla saygı göstermek, hepimizin sorumluluğudur. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması dileğiyle, toplumsal duyarlılığımızı artırarak, hep birlikte daha güvenli bir çevre yaratmak için çalışmalıyız.