Günümüzde cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet rolleri üzerine yapılan tartışmalar, birçok alanda olduğu gibi gençler arasında da önemli bir yere sahip. Ancak, bazı durumlar bu olumlu gelişmelerin önüne geçebiliyor. En son Üsküdar'da meydana gelen olay, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve şiddetin ne denli korkutucu bir şekle bürünebildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Üç genç, "Abinin selamı var" diyerek saldırıya uğradı ve bu esnada çok ağır bir biçimde darp edilip, cinsiyetçi bir yaklaşım ile etek giydirildi. Olay, sadece fiziksel bir saldırı değil; aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir şiddeti de beraberinde getiriyor.
Gençlerin yaşadığı bu üzücü olay, sosyal medya platformlarında hızla yayıldı. Olayın başından itibaren tanıklar görüntüleri kaydettikleri için, yaşananların boyutu kısa süre içinde kamuoyuna ulaştı. İddialara göre, grup halinde toplanan bir grup saldırgan, sokakta yürüyen üç genci hedef aldı. İlk başta "abi" olarak adlandırdıkları bir kişinin selamı ile başlayan saldırı, hızlı bir şekilde cinsiyetçi bir eyleme dönüştü. Bir genç etek giydirilirken diğerleri de şiddetli bir şekilde darp edildi. Bu durum, birçok yurttaşın öfkesi ve tepkisini çekti. Olayın ardından sosyal medya üzerinde paylaşılan videolar, izleyenleri derinden etkiledi.
Bu tür olaylar, ne yazık ki toplumda yaygın bir sorun olan cinsiyet temelli şiddetin sadece bir örneği. Bu saldırı, gençlerin cinsiyet kimliklerine ve ifadelerine yönelik tahammülsüzlüğün bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Cinsiyetçilik, yalnızca kadınları değil, erkekleri de tehdit altında bırakıyor; bu tür bir şiddet, toplumsal yapı içerisinde derin yaralar açıyor. Olayın detayları bir tarafa, bu tür eylemler tekrarlanma potansiyeli barındırdığından tüm toplumu harekete geçirmesi gereken bir durum haline gelmiştir.
Özellikle sosyal medya kullanıcılarının tepkileri oldukça sert oldu. İnsanların, cinsiyet eşitliği konusundaki duyarlılığının artması gerektiği vurgulanırken, benzer durumlarla karşılaşan gençlerin yalnız olmadıkları mesajı sosyal medyada yankı buldu. Bu tür benzeri saldırılar karşısında, etrafa yayılması muhtemel damgalama ve itibarsızlaştırma korkusu, mağdurları daha fazla zor durumda bırakıyor. Çaresizlik ve korku, gençlerin seslerini çıkarmakta zorlanmalarına neden oluyor. Ancak, bu durumun değişmesi için toplumun her kesiminin üzerine düşeni yapması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, cinsiyet eşitliği ve ifadesinin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için toplumun tüm kesimlerinde bilinçlenme çalışmaları yapılması elzemdir. Elimizdeki örneklerin ışığında, cinsiyet kimliğiyle alay eden veya cinsiyetçi davranışlarda bulunan davranışların toplumca tutum olarak lanetlenmesi gerekliliği aşikardır. Toplumun bu tür çağrılara yanıt vermesi, gelecekte benzer olayların önlenmesi adına oldukça önemlidir. Her bireyin karşılaştığı sorunlarla yalnız olmadığını ve her türlü şiddetin kötü bir davranış olduğunu vurgu yapmak kritik bir noktadır.